Ek resimler
Sevgiyle Kalın
Şirketi Hayriyenin 74 Numralı Gemisi: ALTINKUM
1929'da İskoçya, Glasgow'da, Fairfield Shipb. Cop. tezgahlarında yolcu vapuru olarak yapıldı. 415 gros, 216 net ton*luktu. Teknesi çelik saçtandı. Uzunluğu 46 metre, genişliği 7.6 metre, su kesimi 2.9 metre idi. Fairfield Sb. yapımı 580 beygir gücünde, 2 adet tri*pil c3 silindirli) buhar makinesi vardı, çift uskurluydu. 1929'da hizmete girdi. 10 mil hız yapıyordu. Yazın 975, kışın 886 yolcu alabiliyordu. 1984'te hizmet dışı bırakıldı. Sökülmek Üzere Gelibolu'ya Burhanlı mev*kiindeki tersaneye bağlandı.
Resimler:
Ek resimler
Sevgiyle Kalın
İstanbul Deniz tarihinde önemli bir yer tutan bu vapurlarımızın ingiltere'de yapılmış olması , söylemesi çok zor ama harbiden zoruma gidiyor. Hepsi Glasgow yada Newcastle tersanelerinde üretilmiş. Üstüne bir de parasını ödemişiz ama adamlar savaştayız diyerek gemilerimizi vermemişler. Vermedikleri gibi bizim paramız ile yapılan gemi ile cepheye sevkiyat yapmışlar. *Fornication *Under *Control of the *King.
Boğaziçi halkı tarafından tanınan ve sevilen bir diğer Şirket-i Hayriye kaptanı, kıyıdaki halkı düdük çalarak selamlayan Şeref Kaptan’dır. Boğaziçi’ndeki bütün okul öğrencilerinin, özellikle Ortaköy’deki Galatasaray ve Kabataş Erkek Lisesi öğrencilerinin tezahüratı ve kaptanın düdük ile verdiği karşılıklar halen unutulmamıştır. Bu bir gelenek halinde 1980’lerin ortalarına kadar okul öğrencileri arasında devam etmiştir. Genç sayılabilecek bir yaşta önce hastalanan, sonra felç olup görevinden ayrılmak zorunda kalan Şeref Kaptan, vefatından sonra çalıştığı son vapur olan 74 numaralı Altınkum ile Beykoz mezarlığına taşınır
Bu vapurlar kim bilir kaç nesil gördü. Resimler ortaya çıktıça anılar ve hatıralar tazeleniyor. Site üyelerimizden rica edelim , sizlerinde bu vapular ile yaşadıklarınız var
ise bizler ile paylaşmanızı isteriz.
Hocamız da hakkın rahmetine kavuşmuştur,matematikten her iki dönemde de hepyek gider, ne hikmetse haziranda 5 alır geçerdimzaten bizim dönemde yaşları bir hayli olan hocalarımızdan çoğu sizlere ömür. Arada arkadaşlardan haber alıyordum, ne günler geçti sıralarda 3 erli dirsek dirseğe oturup 3 defter tek kitap ders yapardık. Mevcudu en az sınıf bile 47 kişi idi, hey gidi günler. Hastalanınca doğru revire aspirin Kemal abimizden hemen bir aspirin, turp gibi olurduk maşallah
Ölenlere rahmet kalanlara uzun ömürler dilerim.Fakat şunu da söylemek isterim ki o dönemin ince eleyip sık dokuyan, eli sopalı öğretmenleri notu az azarlaması bol ama öğrettikleri uzun yıllar unutulmayan, dersaneye gerek kalmaksızın üniversiteye öğrenci yetiştiren çok değerli insanlardı.
''Bizim vapur... bizim vapur'' Büyük oğlum 3-4 yaşlarında olmalı.. Kuzguncuk'tan Eminönü'ne gitmek üzere bindiğimizde yolculara hava atmasını hatırladım, bir diğer anımda; rahmetli ağabeyim perşembe pazarında torna/planyacıda çalışırdı, mesaiye kaldığı zaman son vapura yetişip başaltı yada kıçaltı salonlarından birine iner biraz kestireyim derken son iskele Beykoz'da kamorot tarafından uyandırılırdı.
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)